Afrika, Avrupa emperyalizminin zirveye ulaştığı ve amansız bir rekabetin yaşandığı kara bahtlı bir coğrafya olagelmiştir. XIX. yüzyılın başlarında kâşifler, misyonerler ve bununla birlikte köleliğe ve köle ticaretine karşı hareket edenler, Avrupalı emperyalistlerin Kara Kıta'ya uygarlık ve medeniyet götürdükleri iddialarını mazur görmüşlerdi.
Transvaal Meselesi ve Boer Savaşı, Kara Kıta'nın en güney ucunda Boerler olarak adlandırılan Flemenk asıllı beyaz yerleşikler ile sömürgeci İngilizler arasında yaşanan hâkimiyet mücadelesinin adıdır. Bir başka ifadeyle bölgeye sonradan gelerek yerleşip burayı vatan haline getiren Boerlerin emperyalist İngilizlere karşı var olma mücadelesidir.
Kara Kıtada beyazlar arasında yaşanan bu kanlı savaş, Osmanlı devletinde iktidar, aydın ve asker çevreleri tarafından farklı saiklerle takip edilmiştir. Tüm bu çevreler, konuya konjonktüre, meşreplerine, mazilerine, dünya görüşlerine ve menfaatlerine göre yaklaşmışlardır. Buna bağlı olarak II. Abdülhamid'e karşı yürütmekte oldukları muhalif harekete İngiltere'nin desteğini sağlamak düşüncesindeki Jön Türkler, hürriyet ve demokrasi kahramanı olarak nitelendirdikleri İngilizleri desteklerken İngiliz karşıtı olan Alman yanlıları Boerleri desteklemişlerdir.