Devletler arası arenada varlık gösterebilmek sadece askerî başarılara bağlı değildir. Mevcudiyetini, toprak bütünlüğünü ve en önemlisi saygınlığını korumak isteyen tüm devletlerin, askerî başarılarına ek olarak diplomasi sanatında da uzmanlaşması temel bir gerekliliktir. Diplomasi adı verilen zekâ oyununun temel unsuru olan elçilerden bahsedildiğinde, akla ilk gelen daimî temsilciler olmakla birlikte aslında gerçek piyon fevkalade temsilciler olmuştur. Zira bu kişiler, daimî temsilcilerden farklı olarak hem siyasetin hem de teşrifatın gereklerini bir arada yerine getirmekle yükümlüdür. Zaman zaman çok ince çizgide yürümeyi gerektiren bu memuriyet tipi, özellikle ilişkilerin pamuk ipliğine bağlı olduğu Osmanlı ve Rusya devletleri arasında ön plana çıkmış, hatta daimî olanlardan daha çok fayda sağlamıştır.
Bu çalışmada, bu iki sınır komşusu arasındaki inişli çıkışlı ilişkinin name teslimi, tebrik, hoşâmedi ziyareti, cülus haberi yahut hediye ve nişan teslimi başta olmak üzere çok çeşitli formlara bürünen; ancak görünüşteki amacı ne olursa olsun temelde siyasi bir hamle olan fevkalade temsilci gönderimini nasıl şekillendirdiğine açıklık getirmek ve aynı zamanda Rusya’nın uyguladığı protokol kurallarını ortaya koymak amaçlanmıştır.