Günümüzde kırsal alanın dönüşümü, tarımsal üretimin geleceği ve gıda egemenliğine dair güncel sorunlar, özellikle köy nüfusunu hâlâ koruyan çevre ülkelerde köy politikaları üzerine yeniden düşünmeyi zorunlu kılıyor. Bu nedenle elinizdeki bu kitap, dünyada köylülük özelinde yaşanan gelişmeleri veri alarak Türkiye'nin küresel kapitalizmle bütünleşme sürecinde köye yönelen politikalarını incelemekte. 1924 tarihli Köy Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden günümüze kadar politikaların köye ve köylülüğe yaklaşımını büyük ölçüde TBMM tutanakları üzerinden inceleyen bu eser, politika yapıcıları yaşanan değişime şahit tutması ile özel bir önem arz ediyor. Dahası 1980 sonrası sürecin etkisi, Samsun'un köylerinde yürütülen bir alan araştırması ile somutlaştırılıyor. Yanıtları aranan ve aramadan da yürümenin mümkün olmadığı şu sorular kalıyor elimizde: Türkiye'de bağımlı ve eşitsiz gelişen kapitalizmin belirlediği devlet ile yerel/küresel sermaye ilişkisinden ayrı bir köy politikası var mı, olabilir mi ya da olmalı mı? Köye yönelen politikaların sınıfsal çatışma ve siyasi rantla olan ilişkisi bize ne söylüyor? Politikasızlığa işaret eden sürecin kendisi aslında bir politika mı? Ve tabi ki köye ve köylülüğe başka türlü bir bakış mümkün mü, gerekli mi?