Devlete yücelik ve aşkınlık atfeden anlayış, Türk toplumuna uzun süre hâkim olmuş; devletin bekası her şeyin üstünde tutulmuştur.
Düşünce dünyasının sınırları da çoğu zaman bu ana çerçevenin dışına çıkmamıştır. Düşünce dünyasının temsilcileri ise çoğunlukla devletle bir şekilde
temas halinde bulunan kişiler olmuşlardır. Dolayısıyla devletin din anlayışı ve din politikaları da düşünce dünyasında her zaman bir karşılık bulma
imkanına sahip olmuştur.
1945-1960 yılları hem içinde bulunulan Soğuk Savaş atmosferi sayesinde antikomünizmin çerçeve ideoloji olarak çabucak benimsendiği
hem de Türkiye’nin önemli bir dönüşüm geçirdiği bir dönem olmuştur. Daha önce Tek Parti Dönemi’nde Kemalist düşünce çatısı altında bir şekilde yer
alan ve bir kenarda sessiz kalan düşünürlerin kayda değer bir kısmı bu dönemle birlikte farklı bir batılılaşma anlayışıyla birlikte farklı bir devlet-din
anlayışı ve din tutumu ortaya koymuşlardır. Bu düşünce bakiyesi ise sonraki nesillerin düşüncelerindeki argümanlara önemli derecede kaynak sağlamıştır.
İşte bu çalışma, bu dönemde düşünce dünyasının farklı cephelerinde yer alan aydınların devlet-din anlayışını ortaya koyma amacını taşımaktadır.