“Vallahi canım, ben Rumeli beylerbeyisiyim. Üç bin askerle iner, binerim. Lâkin sizler ‘hesapsız bu kadar askerle paşayı besleyemeziz' diye korkarsız. Ve ayâ bu kadar askerle vilâyetimize niçin girer' diye korkarsız. Onun için beş yüz altmış adamla geldim. Korkman, bizden emin olun. Padişah devletinde Tuna üzerinde yirmi gemi ve bu kadar yüz araba yükü zahirem gelir.”
1665'te Viyana'ya doğru yola çıkan bu ilk muazzam ve muhteşem elçilik alayı gerek Evliya Çelebi'nin anlatımı ve gerekse Meninski'nin elçilik tercümanı olarak tâyin edilmesiyle Osmanlı diplomasi tarihinde gerçekleşen bir mucizeden başka bir şey değildir. Kara Mehmed Paşa'nın bu heyete başkanlık etmesi ise onun için büyük bir şanstır. Vak‘anüvis tarihlerine giren ilk sefâretnâmenin de Kara Mehmed Paşa'nın elçiliğine ait olması mühimdir. Zîrâ bu metin daha sonraki tarihlerde Avrupa'ya gönderilecek olan büyük elçilik heyetlerin hazırlanışı, yolculuğu ve tavırları açısından da belirleyici olmuştur. Bu sebeple de imparatorluk elçilerinin daha sonraki tarihlerde uygulayacakları ve talep edecekleri teşrîfât için de önemli bir örnek olmuştur. Nitekim Kara Mehmed Paşa'nın elçiliğinin izlerini, XVIII. yüzyılda Avrupa'ya giden diğer elçilerin sefâretnâmelerinde belirgin olarak takip etmek pekâlâ mümkündür.