Türkiye'de köycülük tartışmaları köyün kendi referanslarından ve reflekslerinden farklı merkezi otoritenin kontrolünde bir çizgi takip etti. Bu atmosferde Remzi Oğuz Arık, Anadoluculuk çizgisi etrafında edindiği tecrübeleri pratiğe dökmek adına Türkiye Köylü Partisi'ni kurdu. Parti kadroları ve özelde Remzi Oğuz Arık siyasal bir tavır takınarak iktidar olma iddiasından ziyade Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde ötelendiklerini düşündüğü köylü kesimini siyasetin merkezine taşımayı kendilerine görev addettiler. Siyasetin öznesi olarak gördükleri bu kesime merkeziyetçi teamüller yerine Âdem-i Merkeziyetçi bir anlayışla yaklaşmanın Türk siyasetine yeni bir çehre kazandıracağına inandılar. Nüfus dinamikleriyle ve bozulmamış kendine özgü dokusuyla köyü/köylüyü gelenekle modernleşmeyi birleştiren baskın karakter olarak tanımladılar. Bu bağlamda köyden kentlere doğru taşra eksenli teşkilatlanma modeli benimsediler. Türkiye Köylü Partisi'nin Türk siyasi yaşamına kattığı en önemli ivme Köy/köycülüğün daha yoğun bir şekilde siyasetin içinde tartışılmasına kapı aralaması oldu. Tahsin Demiray döneminde Prens Sabahattin'in düşünce örüntüsünü temsil eden Âdem-i Merkeziyetçilik daha baskın bir duruma geldi. Bu dönemde parti teşkilatlanmasında Âdem-i Merkeziyetçilik düşüncesinintezahürlerini daha yoğun bir şekilde görmek mümkündür.
Bu çalışma tek parti döneminde ortaya çıkan vefarkında olmadan üretilen “Orada Bir Köy Var Uzakta” anlayışına karşı “ Hadi Gel Köyümüze Geri Dönelim” imgesiyle merkeziyetçi anlayışları reddederek köyün kendine özgü parametrelerinin yaşama aktarılmasında rol üstlenme iddiasında olan Türkiye Köylü Partisi'nin serencamıdır.