Bu çalışma, iktidarla hayırseverlik arasındaki kadim ilişkiden yola çıkarak, milliyetçilik çağında insani yardımın aldığı tarihsel biçimlerden Kızılhaç modelini inceliyor. Bu modeli devralan Hilâl-i Ahmer, Trablusgarp ve Balkan Savaşı sırasında sadece milis ve askerlere sıhhiye hizmeti vermekle kalmaz, Osmanlı Ordusu ve Teşkilât-ı Mahsusa ile özel bir bağ geliştirir. Elinizdeki kitap, Kızılhaç modelini mantıksal ve vicdani sınırlarına taşıyan bu bağın 1. Dünya Savaşı ve Mütareke dönemindeki farklı boyutlarını ele alıyor.